13 Haziran 2021 Pazar

yalın - ız - lık

birkaç hafta önce yalnızlıkla ilgili bir yazı yazmaya çalıştım.

elbette birkaç cümle dökülüyor insanın parmaklarından. her yaşayanın yalnızlıkla ilgili fikri vardır. saniyelik bile olsa hepimiz, işin sonunda yalnızız. fakat yalın olma durumuyla alakalı mevcut sıkıntı şu ki, kendinden fazla bahsedilmesine izin vermiyor. bu vakte kadar söylenmiş, yazılmış o kadar yalnızlık tiradına karşın, kalem benim elime geçtiği zaman konuşamıyor. sanki tüm inadımı o yazıda bıraktım; kalemi parmak uçlarım aklaşıncaya dek sıktım, ömrüm boyunca ilk defa bu kadar düşündüm karalamak için; lakin bir harf görünmedi ufukta.

niçin bu durumla karşı karşıya geldim, ne yazık ki pek kanım yok. ne zaman ve nasıl bir tabu haline geldiğini hiç bilemiyorum. bildiğim ve emin olduğum tek olgu, ondan ölürcesine ürktüğüm. öyle ki kara göğün altında bir başıma yürürken bilincimi kontrol etmekten aciz oluyorum sanırsın, öyle ki kürek kemiklerimden kanatlar yaratılıyor ve ben bulutlara karışıyorum sanırsın. ruhumu bir hal sarıyor ki, ne fena, ah ne fena. kendi kendime kızıyorum.

yalınlık ve yalnızlık öyle olgular işte. kalemin ucunu açıp da tek harf yazamadığını düşünüyorsun; bir de baktım anlatmışım aslında. kelimelerin kaldırabildiğinden fazlasını yükleyemiyorsun kervana, devenin ölüsü bir fayda sağlamaz.

duvarların arasında da olsa, evren semasının altında da olsa yalnızsan yalnızsın. günün sonu hep aynı, hava karardığında yokuşu hep bir başına çıkmıyor musun?

yalnızlık beni delirtmedi mi? yalnız kaldıkça yazmıyor muyum? ah, ah, ah!

sorular da hep yalnız, hep yalnızken vurur zihnimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1.1 #beşebeş

  mayıs 2025 - 1                                                Altıncı hissimin kuvvetli olduğuna hep inandım. Fakat bunu kime söyle...