birkaç gündür aklımı kurcalayan bir şey var. günlerimi zehir eden, gecelerimi çalan, daha yeni elime aldığım hayatımı zindana çeviren. doğrusunu söylemek gerekirse, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. kanımca aylardır akıtamadığım göz yaşlarının almaya çalıştığı bir çeşit intikam bu, yahut bulunduğum vakte bağladığım onlarca umudun yardım çığlığı niteliğinde olmalı. bildiğim şu ki, pek iyi değilim.
hiç iyi değilim.
günlerdir takındığım
maskenin eskidiğini; afili kıyafetlerimin, kendimi sunulabilir göstermek için harcadığım
dakikaların miadını doldurduğunu hissedebiliyorum. kendimi uçurum kenarına kadar
zorladığım bu yazma girişiminde bile kelimeleri aşağı yuvarlayıp o kayalığa çökmemem,
ciğerlerim sökülürcesine ağlamamam için bir neden bulamıyorum. belki de yapmam gereken
tam olarak odur, yahut değildir, bilemiyorum.
bilemiyorum,
bilmiyorum, hiçbir şeyi, kendimi, çevremdekileri, amacımı, arzularımı, hayallerimi,
sorumluluklarımı, kim olduğumu veya kim olmak gerektiğini. her zerremle nefret ettiğim
bir belirsizliğin orta yerinde kaybolmuşum, ne ileri ne geri gidebiliyorum. bilmiyorum.
en kötüsü de,
artık bir başıma yapabileceklerimin sınırına gelmiş olmam. bu vakitten sonra, bulunduğum
çukurdan tırmanmamın tek bir yolu dahi yokmuş gibi geliyor. öyle bir çukur ki, kenarları
doksan derece eğimli, tutunacak bir kaya parçası yok. dipsiz bir mezar sanırsın.
bir merdiven lazım şimdi bana, halat bile kurtaramaz, ona sarılıp kendimi yukarı
çekmeye mecalim yok.
bir kurtarıcı.
onu bekliyorum
yıllardır. onu arıyorum. binaların arasında, telefonumun ekranında, bira şişesinin
dibindeki köpük kalıntılarında, baktığım ve bulunduğum her yerde onu arıyorum. bul
beni, çıkar şuradan. ne olursun, halim kalmadı. yardım çığlıkları atıyorum her
cümlemle. henüz duyan olmadı. yahut duydular, fakat ulaşamadılar çukurun dibine.
olsun, diyorum
bazı zamanlar. ben beklerim. mezara düşmüş olabilirim evet, yine de gömülmüyorum
ya. kurtaran yok belki, kendim de çıkamıyorum elbet, olsun, en azından toprak atanım
yok. kimse yok, mezarın başında ağıt yakan bile yok.
olsun.
sen tüm acizliğinle,
çaresizliğinle, tüm süslü cümlelerin ve her ortamda paramparça ettiğin edebiyatınla
yardım çığlıkları atmaya, latin alfabesiyle S-O-S yapmaya devam et. mutlak ki bir
gün gelecek, çıkacaksın çukurdan.
çıkamazsan da gömülürsün, en azından yas tutanın, ağıt
yakanın olur.
bu da bir şeydir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder